ı-
beni böyle sevmeyin, sınamayın bir ölüyle
severek de öldürebiliyormuş insan,
asın bir iğde dalına beni gitsin
kırk ayaklı,
kırk odalı karıncalardan öğrendim,
ateş de sönermiş,
öykülerimizi çalan
tanrılar da bitermiş,
en güçlü canavarları yaratan,
en mutsuz çocukları,
kuşlara gömdüm sesimi,
kıvrılıp bağırdım ,ayrı ayrı kuşlar uçurdum,
yazık! söylenecek bir şey yok kibrinize
bağrımı yakan rüzgar gibisiniz
ıı-
bağrımı yakan rüzgar da geçer
o yara da iyileşir
yaprağını bırakan gül de
demek ki hala bir umut var insan için,
bu bahçenin dili çocuklarla çoğalmış,
kışlar geçirmiş, ölüm görmüş!
uzun havalar okumuş
geceyi bölüyor şimdi
kalbi ikiye bölüyor,
aşkı da keza öyle!
kırk odada öğreniyoruz bahçenin dilini,
geçip gittiğini hayatın
bir gülün kaldığını geriye
mühür dergisi